Ozon üç oksijen atomundan oluşan bir kimyasal bileşiktir (O3). İki atomlu normal atmosferik oksijenin (O2) çok yüksek enerji taşıyan bir şeklidir. O3 oda sıcaklığında renksiz, karakteristik kokusu olan bir gazdır. (fırtınalı havalardan sonra, yüksek yerlerde veya deniz kıyısında hissedilir).
İsmi Yunanca “koklamak” manasına gelen ozein’den gelir. Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein (1799-1868) tarafından 1840 yılında keşfedildi. Zemin seviyelerine yakın yerlerde 10 milyon hava partikülü başına bir partikül O3 (= 0.1 ppm = 200 µg/m³) konsantrasyonlarında duman şeklinde bulunur. 2000 metre yükseklikte, çok daha azalarak 0.03 – 0.04 ppm seviyelerine düşer.
Çok güçlü okside etme ve çok etkili dezenfekte etme özelliği sayesinde , dünya çapında içme suyu sağlayan arıtma tesislerinde mikrop öldürücü olarak kullanılır.
Aktif oksijen (Ozon O3) bilinen en etkili mikrop öldürücü ve koku gidericidir. Güneşin ultraviyole ışını ve yıldırım anında ortaya çıkan elektrik arkları ile oluşan ozon, dünyanın etrafında koruyucu kalkan olarak mevcuttur ve canlıları güneşin radyasyon etkisine karşı korur.
Yıldırımlar sonucu oluşan ozon, havayı temizler. Özellikle yükseltilerde ve deniz kenarlarında, taze hava kokusu diye içimize çektiğimiz, havada bu hissi yaratan, yıldırımlar sırasında meydana gelmiş olan ozondur.
Ozon(O3),oksijen(O2) molekülüne bir (O) oksijen atomunun eklenmesiyle oluşan renksiz, keskin kokulu bir gazdır.O2+O1=O3. Oksijenin yüksek enerji taşıyan, aktif bir şeklidir. Atmosferde bulunan en önemli gazlardan biridir ve dünyamızdaki biyolojik dengeyi korumaya yardımcı olur. Zararlı ışınları engeller. Asla, yanlış bilindiği gibi havamızda “kirlilik yaratan bir gaz değildir. Dünyada yaşamı kolaylık sağlar.
Sağlık ve iyileşme oksijensiz gerçekleşemez. İnsan gıdasız 1-2 ay, susuz 1-2 hafta fakat oksijen olmadan, ancak 5 dakika yaşayabilir. Oksijen en temel gereksinimimizdir. Birçok hastalık, ihtiyaç olan doku ve organlara yeniden yeterli oksijen sağlanmasıyla önlenebilir veya tamamen iyileştirilebilir.
Günümüzün dünyasında, sadece nefes almak, artık vücudumuza yeterli oksijeni sağlamıyor. Vücudumuz sürekli olarak, havamızdaki, suyumuzdaki ve yiyeceklerdeki toksinler tarafından kirletiliyor. Şehirlerimizdeki oksijen miktarı %21 in çok altında ve düşmeye devam ediyor. Sigara kullanımı, stres, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme gibi durumlar da eklenince vücudumuzda toksinlerin birikimi ve oksijen eksikliği artar. Bu da kronik yorgunluğa, erken yaşlanmaya, hastalıklara ve kansere zemin hazırlar. Yeterli oksijenlenmeyi sağlamak için nefes almaktan daha fazla şey yapmak zorunda kalabiliriz.
Ozon üretim teknolojileri canlıların doku ve hücrelere ihtiyacı olan oksijeni en etkili şekilde sağlayan ve toksinleri yok eden bilinen en güçlü tedavidir.
Yapılan çalışmalarla ozonun güçlü oksidan yapısının hem suda hem havada mikrop kırıcı, koku giderici; aynı zamanda da ortamı kirleten pek çok organik molekülü yok edici etkisi tespit edilmiştir.
Teknolojinin gelişmesi ile üretim maliyetlerinin düşmesi günümüzde ozonun kullanım alanlarını hızla genişletmektedir. Bilinen tüm bakteri, virüs, ve mantar türünü yok edici etkiye sahip olduğu için günümüzde otel, restoran vb. işletmelerde sterilizasyon ve hijyen amaçlı kullanılmakta, insanların kalabalık olduğu ortamlarda hava yoluyla bulaşabilecek hastalıkların önüne geçilmektedir.
Hava kirliliği ve kötü kokulara karşı son derece etkili olduğu için iş yerlerinde ferah bir ortam sağlanmasına ve çalışanların motivasyonlarının artmasına yardımcı olmaktadır.
Ozonun en çok kullanıldığı alanlardan biri de gıda sektörüdür. Mikrop öldürücü özelliği ve kalıntı bırakmaması; ayrıca gıda maddesi ile herhangi bir reaksiyona girmemesi sayesinde gıda sektörü ozonu sterilizasyon amaçlı kullanmaktadır.
Ayrıca gıda depoları, buzdolapları; bodrum veya mahzenlerdeki gıda ürünlerinin daha uzun ve daha sağlıklı muhafaza edilmesinde gıda sektörü ozona güvenmektedir.